Baban Sümeyye'yi daha çok seviyor


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen konuşmanın montaj olduğu ileri sürülüyor. Bizzat Erdoğan, fanatik futbol taraftarlarınca basılmış bir müsabakayı andıran grup toplantısında 'yalan, montaj' dedi bu iddiaya.

Yahu niye inanayım?

Aynı Başbakan demedi mi, "Camiye ayakkabıyla girdiler! Bir de üstüne camide içki içtiler. GÖRÜNTÜLERİ VAR!" diye?
O görüntülerin hiç gelmediği gibi, iddia edilen caminin müezzini, "Ben din adamıyım, yalan söyleyemem. Camide içki içilmedi" demedi mi? Bu sözlerinden sonra sürülmediği yer kalmadı adamın. Başına neler geldiğini hepimiz biliyoruz.

Aynı Başbakan demedi mi, "Benim başörtülü bacılarıma saldırdılar! Üstüne işediler! Çocuğunu darp ettiler! Cuma günü servis edeceğiz, GÖRÜNTÜLERİ VAR! diye?

Üzerinden onlarca cuma geçti, görüntü yok. Üstelik iddiaların doğru olmadığı bölgedeki bir kamera kaydıyla ortaya çıktı. Bunun üzerine Erdoğan, "Adli Tıp raporunu nerenize koyacaksınız?" dedi. Yani başka bir deyişle "Gördüğünüze inanmayın; benim dediğime inanın, Ali İsmail'e 'sağlam' raporu verip ölümüne neden olan etkenlerden biri olan o rapora' inanın" diyor.

Aynı Başbakan demedi mi "Urla'daki villalar 30 yıldır var" diye?
O villaların geçen yıl bile olmadığı ortaya çıktı.

İşin en kötüsü de "Başbakan diyorsa doğrudur"cuların sorgusuz sualsiz, düşünmeden, sorgulamadan Erdoğan'ın ağzından çıkan her kelimeye inanmaları.

Biraz hafızamızı tazelersek:
* "Benim milletimin dili tektir"-Recep Tayyip Erdoğan
* "Ben ne tek dil dedim, ne tek din dedim"-Recep Tayyip Erdoğan

* "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir koskoca bir yalan"-Recep Tayyip Erdoğan
* "Çünkü egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, bunun tartışması olur mu?"-Recep Tayyip Erdoğan

* "Ellerine bir kağıt almış dolaşıyorlar, Büyük Orta Doğu projesi diye; bunu ispat ederlerse biz her şeye varız.-Recep Tayyip Erdoğan
*"Büyük Ortadoğu Projesinde Diyarbakır bir yıldız olabilir"-Recep Tayyip Erdoğan

* "AK Parti hiçbir terör örgütüyle masaya oturmadı, oturmayacak"-Recep Tayyip Erdoğan
* "İmralıyla görüşmeler yapıyoruz"-Recep Tayyip Erdoğan

* "Kimin ne söylediğine değil, siz bizim ne söylediğimize bakın"-Recep Tayyip Erdoğan
* "Yalan söyleyenden başbakan olmaz"- Recep Tayyip Erdoğan

*Ufak bir aramayla bu sözleri ve daha fazlasını görüntülü olarak kendi ağzından duyabilirsiniz. (Bir başbakan iki Erdoğan)

Yahu niye inanalım?

Ben 17 Aralık'tan sonra Başbakan'ın ağzından net olarak "Biz yolsuzluk yapmadık" mealinde bir cümle duymadım. Varsa yoksa 'paralel yapı' 'terör örgütü' 'kumpas' tarzı, ilkokul öğrencisinin suçu başkasına atmada kullandığı cümlelerden ötesini işitmedim.

Ve her kendi beyniyle düşünen insan gibi, "Madem yolsuzluk yok, neden savcıların, polislerin görev yerleri değişti, yetkileri alındı?" diye düşündüm. Madem yargı tamamen bu 'paralel devlet'in elinde; delil olmadan, kanıt olmadan birini suçlayamayacaklarına, yargılayamayacaklarına göre neden bu telaş? Neden bu korku?

Ortaya çıkan ayakkabı kutuları, bakanın elindeki saat, Bilal Erdoğan'ın 'gemicik'le başlayıp gemi filosu kurması, Erdoağan Bayraktar'ın 'Her şeyden Başbakan'ın da haberi vardı, onun da istifa etmesi gerekir' demesi mantıklı bir insanın kafasında şüphe uyandırmaya yetecek şeyler değil mi?
Bir insanın ağzından 'Allah, müslümanlık, iman' kelimeleri düşmemesi, o insanın her dediğine inanmayı mı gerektirir?

Ben inanmıyorum arkadaş.

İnananlara da yolsuzluk yaptığı iddia edilen kişilerden daha çok kızıyorum. Sinirden gözlerim dolacak kadar kızıyorum.

Sadece bu iddialar için değil, Başbakan, Gezi sürecinde ortalığı yakmayan/yıkmayan, sadece hakkını arayan gençlere 'çapulcu' dediği için ortalığı yakan/yıkan provakatörlerin türemesine neden olmasına ve bu eylemlere katılan masum gençlere 'terörist' diyen insanlara kızıyorum.

"%50'yi evde zor tutuyoruz" dediğinde, AKP'ye oy veren insanların "Biz senin köpeğin miyiz ki bizi sen evde tutuyorsun" dememesine kızıyorum.

Manevi duygularının sömürülmelerine izin vermelerine kızıyorum. AKP'ye oy vermemenin günah olduğunu düşünen insanlara kızıyorum.

AKP'yi desteklemeyen insanların müslüman olmadığını düşünenlere kızıyorum.

Fani bir insana, peygamber hatta Allah gibi davranan insanlara kızıyorum.

Kendi beyinleriyle düşünemeyen insanlara kızıyorum.

Ve bu ses kayıtlarının montaj olduğuna inanmıyorum. Sesleri analiz edecek teknik bilgiye sahip değilim ama 2002'den beri gördüklerimi yorumlayabilecek zekaya sahibim.

Kendimi bildim bileli cemaat mantığını doğru karşılamam. Dinin, insanın içinde yaşaması gerektiği bir şey olduğuna inanırım. Ağzından dini sözler eksik olmayan insanların samimiyetinden şüphe ederim. Bu sebeple dini kullanarak kitleler oluşturmuş iki oluşumun birbirini yıpratmaya çalışmasını ciddi bir zevkle izliyorum.

Ha bu arada Bilal Erdoğan, 'Anne-baba evlat ayırmaz' derler ama bence o yalan. Baban Sümeyye'yi senden daha çok seviyor.


























Hiç yorum yok: