Dereye falan atlıyo çocuklar videoda. Ulan aklıma geldi Mektebiş Toba. Türkçesi okul gölü demek. Okulun gölü falan değil aslında. Babamların annemlerin okuduğu eski bir okul var. Yıllardır da yer tarifinden başka bir şeye yaramıyor. yıllardır dediğim herhalde en az 20 yıl falan. Okulun karşısında kalan dere yatağı biraz gölet olmuş. Oranın adı da okul gölü olmuş işte. 10 sene önce falan; ben de atlardım o göle. Balıklama atlayamazdım ama. Öyle çivilleme falan. Balıklama falan atlardı çocuklar. Takla atarlardı. Onur ve Münir abiyle tahtalama atlardık biz de. Maksat zevkti çünkü. Kıpkırmızı olurdu vücudumuz. Eğlenirdik. Öyle girerdim suya. Bırakırdım kendimi. Ayağımı hafif bükmem yeterliydi yere değmemek için. Şimdi üzerinde yürünecek durumda. Hani mutfak suyunu açık bırakırsınız da mutfağı su basar. Neredeyse o derece oldu. Nerede kaldı atlamak zıplamak.
O puğardan yaprak destekli akan su? Özledim. Vallahi özledim.
"Hamsi da tutamaduk, Karadeniz kurudi" Ne kadar sıradan bi cümle gibi di mi. Kafiye olsun diye söylnmiş gibi sanki. Ama gerçek bu işte. Kurudu. Bildiğin kurudu. Deresi, denizi, toprağı kurudu.
"Tarikatlar mafyalar, beyinleri yıkadi" Ya resmen yıllardır bildiğim bir şeyi yeni öğrenmiş gibi oldum o ezgiyle söylenen bu cümleyle.
Yalnız en kritik cümle Grup Yorum'a gitmiş ya. İnceden bi güldüm. "Biz nasılsa alışığız soruşturmalara, göazltlarına" falan mı dediler acaba: "Fakiri çalan soyan, Ankara'ya çikayi."
Tuzlu denizde yüzüp, saf derede yıkandığımız günleri özledim. Dere kenarınaki taşların arasına sabun bırakıp onlarla yıkanırdık her gün be. Şimdi deniz de kalmadı dere de. Sabun da eskisi gibi değil zaten.
Eskiyi yad edecek kadar yaşlanmadım belki ama o güzelliği yeni jenerasyonun göremeyeceğini bilebilecek kadar yaşlandım. Kötü. Özledim. Vallahi özledim.
İstanbul'u da çok seviyorum. Muhtemelen İstanbul dışında bir yerde de yaşıyamam bi 30 sene kadar. Ama Karadeniz'le karşılaştırmaya bile değmez o sevgiyi. Tafikmiş falan. Köprü bakımdaymış. İstanbul'un amına koyayım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder